17 Mayıs 2012 Perşembe

Ne düşündüm Ne Oldu

Doğumdan önce neler düşündüm ? Sonra neler oldu ? :)

Herşey doğumla başladı. Kesinlikle normal doğum diyordum. Sezaryen oldum. Hem de apar topar. Biraz da garip bir hikaye bence. Bir ara yazmalıyım. Hala bu konuda gidip doğum doktorumla konuşmam gerektiğini düşünüyorum ama adam detayları hatırlamaz ki, boşver hem ne olacak ki diye kendimi durduruyorum.

Tostosa yatak aldık. Kocaman kalın ortopedik. (Yataş). Koyduk karyolanın içine. Karyolamız Mothercare. Hatta o ara Mothercare'in ve Yataş'ın yatakları arasında kararsız kalmıştık. Mothercare'in kendi karyolaları için önerdiği yataklar 10cm kalınlığında, incecik yataklar. Yataş'ın ortopedik bebek yatağı ise 18 cm gibi. Mothercare karyolaları biraz alçak, daha doğrusu daha az derin olduğu için kalın yatak önermiyorlar. Ama tabii biz onları dinlemedik, ortopedik olsun diye Yataş aldık.

İlk aylar güzeldi, yattı yuvarlandı içinde. Ama yatağın içinde kendi kendine ayağa kalktığında, ki bu herhalde 9 aylıkken olmuştur (9 aylık mı emin değilim, kısmen atıyorum, çünkü geçmişe dair, kronolojik olarak, çok az şey hatırlayabiliyorum :) ), karyola korkulukları göğsünden de aşağıya geldi. Hop diye dışarı atlamaya çalışır diye korktuk. Bu durumun olacağını biliyorduk ama nedense gözlerimizle görmemiz gerekiyormuş. Bunun üzerine, park yatağının içine aldığımız visco ince yatağı, karyolasının içerisine koyduk. Tabii küçük geldi yatak boyu eni. Bunun üzerine, etrafa bir takım şeyler sıkıştırdık. Doğumdan önce bana deselerdi böyle böyle yapacaksın, hayatta inanmazdım.
Kocaman kalın ortopedik yatak da annemin evine gitti. Tostos orada yerde yatıyor gündüzleri. Bir şekilde işe yaramış da oldu. Annemdeki yatak ortamını da oluşturmuş olduk bu şekilde. Bir de yatak yerde olduğu için, uyanınca, kendisi yataktan inebiliyor. Ve oyun oynarken ara sıra oraya inip çıkıyor, oyun oynuyor. Çok seviyor yatağını.

Park yatak diyince, park yatak almam diyordum. Hoop aldım. Bir şekilde almamız gerekti ve aldık. Gerekli miydi gereksiz miydi bilmiyorum. Sonuçta konforun sonu yok. Rahat ettik o ayrı.

Diğer planım, tostosun biberonla süt içmesi, sulukla su içmesiydi. İkisi de olmadı. Ne biberon kullandı, ne de suluk. 6 aylık tan beri bardakla su içiyor. Aldığımız sulukla da oynamayı çok seviyor. Süt de, anne sütü dışında süt vermedim henüz. Onu da en organik yollarla, benden içiyor :) . O kadar da şey okudum.  Biberona alışma, biberonu bırakma. Ve o kadar da biberon aldık. Gaz yapmayan biberon, 0 aylık biberon, 3 aylık biberon. :) Aldığımız biberonları dişlerini kaşımak için çiğnedi sadece. Belki aç olduğunda, biraz zorlamak mı gerekiyordu. Ama ben de o durumlarda pek kıyamayıp, vazgeçenlerdenim. Açıkçası içim rahat etsin de varsın biberon da almasın. Normal süt içmeye başladığında da bardaktan içecek artık.

Emzik konusunda da aynı hikaye. Emzik de almadı bizim tostos. Epey bir emzik aldık, denedik. Uyurken denedik, sabah denedik akşam denedik, en son az biraz pekmezle bile denedik. İlk 6 aydan sonra emzik sevdasından vazgeçtik. Aman artık almasın zaten şeklinde. Uykuya dalmasında yardımcı olur diye alsın istemiştim ben 1 ay geçtikten sonra. Tracy nin kitabındaki "prop" (araç ya da bir şey işte)  kullanarak uyumasın bebek anlayışını başaranları buradan tebrik ediyorum. Ben bu anlayışı uygulayamadım hiç. Uygulayan da tanımıyorum o ayrı. Bizimkinin prop u benim. :)

Daha doğumdan önce konuşuyorduk, 1 yaşına gelsin, bırakırız miniği anneme, gideriz tatile dedik. Ama hiç öyle olmayacak gibi görünüyor. Öncelikle, tatile gidersem, oğlumla beraber giderim diyorum. Bıraksam da öyle bir hafta bırakmak istemem ki diyorum. Bir blogda, "yaşı kadar gün sayısı" yalnız bırakmak ile ilgili bir şeyler okumuştum. Nerede okudum, neden öyledir vs hatırlamıyorum. Ama bana uygun geldi bu sayı. Öyle hissettim. 1 yaşında 1 gece, 2 yaşında 2 gece gibi.

Ben oğluma çok iyi bakarım. Hastalanmaz. Diyordum. Tabi böyle net ve açık değil de, sonuçta buydu düşüncem. Yalan dolan. Kaç kere hasta oldu. En son 2 gün önce doktor antibiyotik vermemiz gerektiğini söyledi. Fazla itiraz etmeden kabul etmek durumunda kaldım.

Şimdi hatırladıklarım bunlar. Daha başkaları da vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder